Veliler olarak çocukların azami bir din eğitimine sahip olabilmeleri geniş kesimler tarafından bir ihtiyaç olarak kabul edilir. Kendi hayatlarında dini emir ve nehiyleri çok da fazla dikkate almayan veliler dahi çocuklarının en azından temel bir dini eğitime sahip olmalarını gerekli olduğunu düşünmekteler. Özellikle çocuklarının ahlaki gelişimleri için ana unsurların arasında görülen din eğitimi Avrupa ortamında camilerde yada en azından cami cemiyetleri tarafından işletilen din eğitim kurumlarında yerine getirilmekte.

Birçok camimizde din dersine katılan çocukların velilerinin önemli bir kısmı camiyi ayakta tutan cemiyetin üyesi dahi olmayabiliyor. Ama yine de camideki din eğitimi bu kesim tarafından dahi tercih ediliyor.

Din eğitimi alanında son yıllarda ciddi manada gelişmeler katedildi. Birçok kurum kendi eğitim müfredatı ve materyallerini hazırlamaya başladı, geçmişte sadece cami imamının görev alanında görülen bu alan artık daha çok din eğitmenleri tarafından doldurulmakta. Genel itibari ile din eğitiminde değişmeyen bir unsur varsa, o da eğitim dili olarak Türkçe’nin kullanılıyor olmasıdır. Continue reading

“Federal seviyede ortak bir müslüman sosyal hizmet kurumunun kuruluşu daha nihayete ermiş durumda değil.” Alman İslam Konferansı’nın aktüel bir ara sonuç belgesindeki bu ifade ortak bir müslüman sosyal hizmet kurumunun gelişimi ile ilgili durumu özetlemekte: Herşey daha gelişim sürecinde ve varılacak nokta daha belli değil. Ne Alman İslam Konferansı’nın kendisi ne de Alman İslam Konferansı’na katılan müslüman cemaatler bu konuda niyet belirtisinden öteye giden somut gelişmeleri ortaya koyabilmiş değiller.

Bu gecikmeye sebep olan katılımcıların isteksiz olmalari değil. Siyasi cenahta ve müslüman cemaatlerde bu yola girme konusunda bir çekince sözkonusu değil. Gecikmeye sebep olan daha çok müslüman cemaatlerin kendilerini ve görev alanlarını tanımlamadaki son yıllarda yaşadıkları süreçtir. Bundan daha 40, 50 sene önce sadece pratik ihtiyaçlardan doğan müslüman dini cemaat yapıları daha ancak son 10-15 yıldan beri Alman Din-Devlet Hukuku’nun öngördüğü “Dini Cemaat” (Religionsgemeinschaft) statüsü ile kendilerini tanımlamaktalar. Özellikle son 10 yıl bu statünün ortaya koyduğu sorumlulukları ve gerekçeleri yerine getirme çabası ile devam etmiştir. Continue reading

Yazı serisi: Sosyal Göçebelik ve Gelecek İnşası Arasında Gençlik Çalışmaları (III)

Genelde Avrupa, özelde ise Almanya’daki müslüman kimliği ile yapılan gençlik çalışmalarını ele aldığımız yazı serimizin ikinci yazısında gençlik çalışmalarında karşı karşıya kaldığımız paradigma değişimini, bunun sebep olduğu muhatap kitledeki gelişimi, ve değişim ve gelişim ile ortaya çıkan yeni durumu değerlendirmeye çalışmıştık. Temelde “geleneksel” gençlik çalışmalarının göç olgusundan yerleşiklik olgusuna geçişte zorlandıklarını tesbit etmiş, ve bu zorlanmayla birlikte bazı sıkıntı ve tıkanmaların ortaya çıktığını görmüştük.

Yaşanan sıkıntılar ile temelde iki başetme senaryosuna değindik, ki senaryoların ikisi de kendi başına sıkıntıları aşmaktan çok, daha da derinleştirmekte hatta köklü bir tıkanmaya sebep olabilmekteler. İlk başetme yöntemi gençlik çalışmalarında sorumluluk üstlenen idarecilerin tıkanıklıkların sebebini kendi şahıslarında ve çalışmalarındaki eksikliklerde görmeleri olarak karşımıza çıkmakta. Sorunların temelinde idarecilerin  yetersizliğinin yattığını var sayan bu başetme yönteminde sorunun çözümü de idarecilerin değişiminden ibarettir. Açıkça ifade edilmese de son yıllarda görevden affını isteyen yada beklenilen sonuçları ortaya koyamadığı için bir üst makamın talebi üzerine gerçekleşen yoğun idareci değişimleri ile bu mantığın – farkında olunsun yada olunmasın – aktüel gençlik çalışmalarında bir karşılığı mevcut. Sıklıkla yaşanan ve sadece tabandaki yapılanmalar ile sınırlı kalmayan bu yoğun idareci değişimi beklenen sonuçları getirmediği gibi birçok alanda da bir “gelenekten” kopuşu, önceki olumlu yada olumsuz tecrübelerin sonraki idarecileri aktarılamadığı küçük devrimcikleri beraberinde getirmekte. Continue reading

Yazı serisi: Sosyal Göçebelik ve Gelecek İnşası Arasında Gençlik Çalışmaları (I)

Yazı Dizisi’nin Özeti

Avrupa’da müslüman kimliğinin muhafazası dediğimizde karşımıza çıkan olgulardan biri artık 30 yıldan fazla bir geçmişe sahip olan cami cemiyetlerindeki gençlik çalışmalarıdır. Avrupa’ya göç sürecinin genel karakteristiği olan plansızlık ve proğramsızlığın sonucu olarak bilinçli ve bir konsept dahilinde gelişmek yerine idealist öncülerin kendi öz gayretleri ile ortaya çıkan bu çalışmalar birçok cami cemiyetimizin ve cami endeksli teşkilatların fahri ve profesyonel çalışma kadrolarının yetişmesini sağladığı gibi, günümüzün birçok yetişkininin de müslümanca yaşama konusundaki temellerini atmalarını sağlamıştır.

Göç sonrası süreçte cami endeksli gençlik çalışmaları mevcut müslüman toplumunun oluşumunda önemli bir yere sahip oldu. Buna rağman günümüzdeki ve özellikle de gelecekteki müslüman nesillerin gelişiminde aktüel şekliyle gençlik çalışmalarının aynı etkinliğe sahip olmayacağının karineleri ile karşı karşıyayız. Gençlerin vakitlerini değerlendirmek için sosyal alternatiflerin çoğalmasının yanı sıra yapısal olarak son on yılda fazla bir gelişim göstermeyen gençlik çalışmaları günümüz gençlerinin talep ve ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çekmekte. Temelde cami cemiyetinde yetişmiş olmakla birlikte birçok gencimiz kendi cemiyetinde potansiyelini ortaya koyabileceği bir ortam bulamamakta, bundan dolayı bir “sosyal göçebe” gibi (Soziale Nomaden) mevcut kurumsallaşmış dini hizmet yapılarının dışındaki projelere yönelmek zorunda kalmakta. Genelde bu tür projelerin kurumsallaşmaları kalıcılık noktasına ulaşamadığından, sık sık farklı projelere yönelmek zorunda kalan gençler zamanla dini ve sosyal hizmet alanından uzaklaşma tehlikesi ile karşı karşıya kalma ve en geç meslek hayatlarının başlaması ile birlikte bu alanların aktif ve üretken bir üyesi olmayı bırakıp ancak tüketici olarak varlığını sürdürmeye başlarlar. Continue reading