Yazı serisi: Sosyal Göçebelik ve Gelecek İnşası Arasında Gençlik Çalışmaları (IV)

Serimizin önceki yazılarında Avrupa’da göç sürecinde ve sonrasında gelişen Gençlik Yapılarının oluşumu ve aktüel yaşadıkları sıkıntıları ele almıştık. Serinin bir sonraki konusuna geçmeden, bir okuyucumuzdan gelen bir değerlendirmeyi paylaşıp ele alacağız. Okuyucumuz A. S. son yazımızdan sonra şöyle bir değerlendimede bulunuyor:

“Göçmenlikten yerleşikliğe diye adlandırdığınız dönüşümün gençlik çalışmalarına neden bu şekilde yansıdığı sorusunu sorarken, cemiyetlerin sadece kendi içlerinde değil etraflarında olup bitenlerin de etkili olduğunu düşünüyorum. Yani “sorun sistemde” derken belki çerçeveyi biraz genişletip cemiyetlerin de hareket alanlarını belirleyen (kısıtlayan) mevcut yapıyı da hesaba katmak gerekiyor. Aksi taktirde meseleyi sadece bir anlayış veya zihniyet problemine indirgemiş oluruz gibi geliyor bana. Neticede bugün gençlerin, kendi yaşam gerçekliklerinden uzak bir “şanlı tarih” anlatısına sarılmaları, tam da bu yaşam gerçekliğiyle alâkalı bir durum aslında. 50 senedir burada yaşadıkları halde hâlâ yabancı muamelesi gören insanların “buralı” olmaktansa bir hayal dünyasında yaşamayı tercih etmeleri pek de şaşırtıcı değil bence.” Continue reading