Göçmen toplumu olarak kurumsal tarihimizde hemşehri dernekleri en eski kurumlarımızın başında gelmekteler. Hemşehri dernekleri daha iç göç ile tanıştığımız dönemlerde karşımıza çıkmışlardı. Sivil Toplumu nispeten zayıf olarak değerlendirmemiz gereken dönemlerde göç eden insanlarımız için hemşehri dernekleri ilk kurumsallaşma ve dernekleşme tecrübesini oluşturmaktaydı. Avrupa’ya göçün başlamasıyla birlikte hemşehri derneklerinin bu coğrafyaya da taşınması doğal bir süreç olarak karşımıza çıkmakta.

Özellikle Almanya’da hemşehri dernekleri daha 80lı yıllarda başka bir kurumsallaşma şeklinin gölgesinde kalmaya başladı: dini cemaatlerin. Cemaatlerin 90lı ve 2000li yıllardaki hayatın tüm alanını kapsama iddiası hemşehri derneklerinin faaliyet alanlarını da daraltmıştı. İl, ilçe hatta köy seviyesinde dernekleşmenin gerçekleştiği derneklerin varlık sebebi genelde hemşehrilerin bir araya gelebilmesi ve geldikleri memleketlerinin altyapısına yönelik maddi destekler ile sınırlı kalmaktaydı. İş araçları, ambulanslar hatta hatta üniversite binalarına kadar bir çok alanda memleketlerine destek sağlamak isteyen derneklerin hizmetleri genelde maddi destek aktarımı ve yurt dışındaki hemşehrilerini zaman zaman buluşturmakla sınırlı kalmaktaydı. Continue reading