2017 yılı siyaseten Almanya’daki Türkiye kökenlilerin heyecan ve endişeyi çokça yaşayacağımız bir yıl olacaktır. Üç eyalet seçimi -ki bunların arasında hem Almanya’nın en kalabalık hem Türkiye kökenlilerinin de en yoğun oldukları Kuzey Ren Vestfalya eyaleti de bulunmakta- ve Eylül ayında gerçekleşecek olan Federal Parlamento Seçimi önümüzdeki yılın gündeminde yoğun yer edinecekler.

Türkiye kökenlilerin gündemini bu bağlamda iki konu özellikle meşgul edecektir: Aşırı sağın gelişimi ve Türkiye kökenli adayların durumu. İlk konuyu başka bir yazıya bırakıp bu yazıda daha çok Türkiye kökenlilerin siyasi partilerdeki rollerini ele alacağız. Continue reading

Alman parlamentosunda oylanan Ermeni Soykırım Tasarısı’ndan sonra Türkiye’nin Almanya’da yürüttüğü ya da yürütemediği siyasetin yanı sıra burada mukim olan Sivil Toplum Kuruluş’larının (STK) da lobi alanındaki etkisizliği de tartışma gündemimize girmiş oldu. Tasarı öncesinde de sık sık gündem konusu olan, ama gündeme geldiği anda tekrar unutulan Türkiye kökenli kurumlarımızın eksik lobi çalışmaları Ermeni Soykırım Tasarısı’nın açtığı ağır yaradan sonra biraz daha gündemimizi meşgul edecek gibi, ki etmeli de. Çünkü Türkiye kökenli kurumlarımızın lobi çalışmalarından eksik diye bahsetmek bile iyimser olur. Continue reading

Alman Parlamentosu’nda oylanan Ermeni Tasarısı sonrası Almanya’daki Türk Toplumu’nun durumu “Filler tepişir, çimenler ezilir” sözüne benzemekte. Tasarı taraftarlarının olduğu kadar karşıtlarının da yerine getirilemez talepleri karşında olan yine Almanya’daki Sivil Toplum Kurumları’na (STK) oldu. Her iki taraf sürdürdükleri polemik ve tartışmalarında Almanya’daki Türkiye kökenlilerin üzerinde nasıl bir etki bıraktıkların hiç düşünme ihtiyacı dahi hissetmediler.

Continue reading

Sivil Toplum Kurumlarımız son yıllarda bir çok alanda varlıklarını ortaya koymaya başladılar. Kamuoyunda 90lı yıllara nazaran daha görünürler, dil olarak yerel dile daha hakim duruma gelmeye başladılar. Görünürlükte kazanılan bu ivme, STK’ların bizzat kurumsallaşmasına yanısmamakta. Sonuçta halen fahri olarak yürütülmesi mümkün olmayan alanlarda dahi fahri elemanlar ile çalışmalarını sürdüren STK’larımız gelişen dış algılarının içini doldurmakta zorluk çekmekteler.

STK’larımızın genelde ifade edildiği gibi bir algı sorunu değil, “bizi ciddiye almıyorlar”dan öte, kurumsal iddiaların ile kurumsal gerçekler ile örtüşmemesi sorununu yaşamaktalar. Bu sıkıntıları birkaç örnek ile ele alalım. Continue reading